top of page

Depresyon Nedir? Bilinmesi Gereken Her Şey


Depresyon Nedir? Bilinmesi Gereken Her Şey hakkında bu yazımızda detaylı bilgilere yer verdik.

Majör Depresyon
Majör Depresyon

Majör Depresyon Nedir?


Duygu durum bozukluklarından bir tanesidir. Günlük hayata müdahale eden ve gündelik işlerin yapılmasını engelleyen üzüntü, öfke ve sinir duygularına sebep olur.


Oldukça yaygın bir duygu durum bozukluğudur. Her 5 kişiden 1'inin senenin 15 günü belirtileri yaşadığı tahmin edilmektedir.



Yas süreci ile birbiriyle ortak özellikler paylaşır, yas süreci bir yakını kaybettikten sonra veya travmatik bir olay yaşadıktan sonra hissedilir ancak depresyon, yas sürecinden farklı olarak kendinden nefret etmek ve benlik saygısını kaybetmek gibi duyguları da içerir.


Yas sürecinde, kaybedilen kişiyle olan mutlu anılarımız ve kişi hakkındaki olumlu duygularımız sürece eşlik eder. Majör depresif bozuklukta ise sürekli olarak üzüntü duyulur, olumlu duygular hissedilmez.


Her birey hastalığı farklı olarak yaşar. Depresif bozukluk gündelik işleri yapılamaz hale getirebilir. Üretkenlikle azalma görülür. Bir çok farklı hastalığı tetikleme riskini da barındırır.


Hastalığı olan kişilerde artrit, astım, kanser, diyabet, obezite ve kalp-damar sağlığı ile ilgili hastalıklarda kötüleşme görülebilir.


Ara sıra mutsuz ve üzgün hissetmek, hayatın normal bir parçasıdır. Kötü olaylar herkesin başına gelebilir. Günlük hayatınızı yaşarken üzüntü ve stres kaynağı olabilecek bir çok olay yaşanır ve üzüntülü hissedebilirsiniz. Bu durum düzenli olarak her gün yaşanıyorsa, umutsuz ve üzgün hissediyorsanız depresif bozukluk yaşıyor olabilirsiniz.


Majör depresif bozukluk, tedavi edilmediği taktirde kötüleşir ve bu ciddi bir durum olarak nitelendirilir.

Depresyon belirtileri


Depresyon belirtileri
Depresyon belirtileri

Depresyon yaşayan kişiler, sürekli olarak üzüntülü ve umutsuz hissederler ancak tek belirti bu değildir.


Majör depresyon oldukça farklı belirtilere sebep olabilmektedir. Bu belirtiler fiziksel veya ruhsal olabilir ve kalıcı veya geçici olabilirler.


Genel depresyon belirtileri



Depresif bozukluğu olan kişiler her zaman aynı belirtileri yaşamazlar. Belirtilerin şiddetine göre, ne kadar sık yaşandıklarına göre ve ne kadar sürdüklerine göre değişiklik gösterir.


İki haftadan daha az olmamak üzere neredeyse her gün, üzgün veya endişeli, umutsuz veya karamsar hissediyorsanız, çok sık ağlıyorsanız, sinirli veya kızgın hissediyorsanız, eskiden zevk aldığınız çoğu şeyden hiç zevk almıyorsanız, enerji seviyenizde azalma varsa, bitkin hissediyorsanız, konsantre olmakta zorluk yaşıyorsanız, daha yavaş hareket ediyor ve daha yavaş konuşuyorsanız, uykuya dalmakta zorlanıyorsanız, sabah uyanmakta zorlanıyorsanız, iştahınızda ve kilonuzda ani değişiklikler yaşadıysanız, kronik ve tedavi edilemeyen ağrı sorunu varsa, intihar etmeyi veya kendinize zarar vermeyi düşünüyorsanız bu durumu yaşıyor olabilirsiniz.

Ayrıca belirtileri cinsiyete göre de değişiklik gösterebilmektedir.


Erkeklerde görülen belirtileri genellikle öfke, aşırı sinir, huzursuzluk veya endişe gibi ruh hali değişiklikleri, üzgün veya umutsuz hissetme, ilgi kaybı, eskiden keyif alınan aktivitelerden keyif alamama, aşırı alkol veya uyuşturucu kullanımı, cinsel istekte azalma, konsantre olamama, gündelik görevleri tamamlamada zorluk yaşama, uykusuzluk, uyku sorunları, bitkinlik, aşırı uyku hali, yorgunluk, fiziksel ağrılar gibi çeşitli belirtilerdir.


Kadınlarda görülen belirtileri genellikle öfke, sinirlilik, üzgün ve boş hissetmek, huzursuz ve umutsuz hissetmek, ilgi kaybı, düşünme hızında azalma, çok fazla uyuma, uykuya dalmada zorluk, azalan enerji, yorgunluk, bitkinlik, fiziksel ağrılar gibi çeşitli belirtilerdir.


Ayrıca belirtileri çocuklarda sinirllilik, öfke, ruh hali değişiklikleri, umutsuzluk, ağlama, sürekli üzgün olmak, okulda sürekli olarak akranları ile sorunlar yaşamak, okula gitmek istememek, ölüm, intihar ve kendine zarar verme düşünceleri, uyumakta zorlanmak, çok fazla uyumak, enerji kaybı, sindirim sorunları yaşamak, iştahta azalma veya aşırı yeme isteği gibi çeşitli belirtilerdir.


Depresyon nedenleri


Depresyon nedenleri
Depresyon nedenleri

Depresyonun bir çok olası nedeni bulunmaktadır.


Bu nedenler arasında;


  • Beyin kimyası. Depresyon yaşayan kişilerin ruh halini, uykuyu, iştahı, davranışları ve düşünceleri yöneten beyin kimyasallarında dengesizlikler bulunabilir.

  • Hormon seviyeleri. Kadınların adet döngüsünde, menopozda, menopoz öncesi dönemde ve doğum sonrası dönemde östrojen ve progesteron hormonlarında meydana gelen değişiklikler depresyon riskini arttırabilmektedir.

  • Aile öyküsü. Ailenizde depresif bozukluk hikayesi veya diğer duygu durum bozuklukları bulunuyorsa, hastalığa sahip olma riskiniz daha yüksektir.

  • Erken çocukluk travması. Travma yaratabilen olayların çocukluk döneminde yaşanması halinde stresli durumlara vücudunuzun verdiği tepkiyi değiştirebilmektedir. Bu durum depresyona sebep olabilir.

  • Beyin yapısı. Bazı kişilerin beyin ön lobu daha az aktiftir ve bu durum depresyon riskini arttırabilmektedir.

  • Tıbbi durumlar. Kronik hastalıklar, uykusuzluk, kronik ağrılar, felç, kanser, kalp krizi ve parkinson hastalığı gibi bazı hastalıklar daha yüksek depresyon riski oluşturabilirler.

  • Uyuşturucu kullanımı. Aşırı alkol veya uyuşturucu kullanımı olan kişilerde depresyon riski artabilir.

  • Kronik ağrı. Kronik ağrı sorunu yaşayan kişilerde depresyon riski normalden daha yüksektir.

Depresyon risk faktörleri




Risk faktörleri şunları içerir;


  • Cinsiyet. Kadınların yaşama olasılığı erkeklerin iki katından daha fazladır.

  • Genetik. Ailesinde depresyon yaşayan bireyler bulunan kişilerin bu durumu yaşama riski daha yüksektir.

  • Sosyo-ekonomik durum. Maddi sorunlar ve mali olarak zorluk yaşayan kişilerin depresyon yaşama riski daha yüksektir.

  • İlaç kullanımı. Hormonlarda değişikliklere sebep olan doğum kontrol hapları, beta blokerlar ve kortoikosteroidler riski arttırabilir.

  • D vitamini eksikliği. Düşük D vitamini seviyesi olan kişilerde depresyon yaşama riski daha yüksektir.

  • Cinsel kimlik. Yapılan araştırmalara göre trans bireylerin depresyon yaşama riski daha yüksektir.

  • Madde kötüye kullanımı. Uyuşturucu kullanımı olan kişilerin %20 si depresyon yaşamaktadır.

  • Tıbbi hastalıklar. Kalp hastalığı gibi hastalıklara sahip kişilerin hastalığı yaşama olasılığının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Ayrıca kanser hastası olan kişilerde her dört kişiden birinde depresyon görülmektedir.

Depresyon tedavisi


Depresyon tedavisi
Depresyon tedavisi

Depresyon tedavisi tek bir tedavi şekline bağlı kalınarak başarılı olunabildiği gibi bir çok farklı tedavinin kombinasyonu kullanarakta başarı sağlayabilmektedir. Hangisinin daha etkili olduğu kişiden kişiye değişiklik gösterir.


Depresyon ilaçları



Doktorlar depresyona karşı seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), serotonin ve norepinefrin geri alım intihitörleri(SNRI), trisiklik ve tetrasiklik antidepresanlar (TCA), atipik antidepresanlar (NRDI), monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ve N-metil D-aspartat (NMDA) antagonistleri reçete edebilirler.


SSRI'lar en fazla reçete edilen antidepresan türüdür. Yan etkilerinin oldukça az olması bu durumun birincil sebebidir. Beyninizde bulunan serotoninin kullanılabilirliğini arttırır, geri emilim hızını azaltır ve böylece belirtileri baskılayabilir.


SSRI'lar, MOAI ve tiyoridazin veya orap türevleri ile birlikle kullanılamazlar.


Ayrıca hamile bireylere SSRI reçete edilirse, kullanmadan önce kadın doğum uzmanlarının onayını almaları gerekir.


Celexa, lexapro, luvox, paxil, pexeva, zovolft, lustral ve prozac gibi ilaçlar serotonin geri emilim inhibitörlerine örnektir.


SNRI'ler beyinde bulunan serotonin ve norepinefrin emilimini azaltarak tedavi etmeyi amaçlar.


SNRI'ler, SSRI'lar gibi MAOI'ler ile birlikle kullanılamazlar. Karaciğer veya böbrek problemi olan kişilerin SNRI kullanmadan önce doktorlarına danışmaları gerekir.


Pristiq, cymbalta, fetzima, savella, effexor gibi ilaçlar SNRI örnekleri arasındadır.


Trisiklik antidepresanlar ve tetrasiklik antidepresanlar, beyinde bulunan serotonin ve norepinefrin miktarını arttırarak tedavi etmeyi amaçlar.


TCA'ların yan etkileri SSRI veya SNRI'lara göre daha fazladır.


Elavil, sinequan, tofranil, surmontil, norpramin, pamelor, aventyl ve vivactil gibi antidepresanlar trisiklik antidepresanlar arasındadır.




Noradrenalin ve dopamin geri alım inhibitörleri (NDRI'ler) beyindeki dopamin ve noradrenalin seviyelerini arttırarak tedavi etmeyi amaçlar. Wellbutrin gibi ilaçlar NDRI'ler arasındadır.


Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI'ler) beyinde bulunan norepinefrin, serotonin, tiramin ve dopamin seviyelerini artırarak tedavi eder.


MAOI sınıfında bulunan antidepresanlar yan etkileri sebebiyle tercih sırasında daha aşağıda bulunurlar. Diğer ilaçlar tedavi etmekte yeterli olmuyorsa, MAOI türü ilaçların kullanımı gerekli görülür.


Marplan, nardil, emsam, parnate gibi ilaçlar MAOI ilaç sınıfı arasındadırlar.


N-metil-D-aspartat (NDMA) antagonistleri beyinde bulunan glutamat düzeylerini arttırarak depresyonu tedavi etmeyi amaçlar.


NDMA türü antidepresanlar diğer ilaçların kullanımından hiç bir sonuç alamayan hastalara reçete edilirler.


Depresyon tedavilerinde kullanılan her ilaç türünün faydaları ve riskleri mevcuttur.

Depresyon tedavisinde psikoterapi


Depresyon sırasında yaşanan olumsuz duygularla başa çıkmayı öğrenebilmek için bir terapist ile görüşmek faydalıdır.



Psikoterapi aynı zamanda konuşma terapisi olarak bilinir. Kişilerin ruhsal sorunlar yaşadığı durumlarda, bu duruma sebep olan ve sorunun altında yatan faktörleri ortaya çıkarmak ve bu faktörler ile başa çıkmayı öğrenmek için uygulanır.


Psikoterapi, psikolojik bozukluklarda belirtiler ile başa çıkmak ve belirtileri tedavi etmek için başarılı olduğu kanıtlanmış bir yöntemdir.


Genellikle ilaç tedavisi ile birlikte uygulanır. Bir çok farklı türü bulunmaktadır ve hangi psikoterapi türünün sizin için doğru olduğunu uygulama ile belirleyebilirsiniz.

Bilişsel davranışçı terapi (CBT). Bilişsel davarnışçı terapi, terapistler tarafından olumsuz düşünce kalıplarını ortaya çıkarmak ve bu düşünce kalıplarının hangi davranışlara, inançlara ve tepkilere sebep olduğunu belirlemek için kullanılır.


Ayrıca bu olumsuz düşünceleri, olumlu düşünceler ile değiştirebilmeniz için terapistler seans dışında yapmanız gerekenleri belirtecektir.


Diyalektik davranış terapisi (DBT). Diyalektik davranış terapisi, bilişsel davranışçı terapiye benzer ancak farklı olarak olumsuz düşünceleri olumlular ile değiştirmek yerine, bu düşünceleri kabullenmeyi içerir.


Diyalektik davranış terapisinde olumsuz düşüncelerinizi kabullenerek, bireysel değişim yaşamanız amaçlanır.


Psikodinamik terapi. Psikodinamik terapide günlük hayatınızı daha iyi anlamanız ve günlük olaylar ile daha iyi baş edebilmeniz amaçlanır. Psikodinamik terapi, günümüzde yaşadığınız hayatın çocukluğunuzda edindiğiniz deneyimlerle şekillendiği temeline dayanır.


Psikodinamik terapide terapist, çocukluğunuzu ve çocukluk deneyimlerinizi ortaya çıkarmanızı sağlayarak, bugün yaşadığınız hayatı anlamanıza yardımcı olmayı amaçlar.


Işık tedavisi. Parlak beyaz ışığa maruz kalmak ruh halini düzenlemeye ve depresyon gibi ruh sağlığı belirtilerini tedavi etmeye yardımcı olabilmektedir. Işık tedavisi, günümüzde en fazla mevsimsel depresif bozuklukları tedavi etmek için tercih edilir.


Elektrokonvülsif tedavi (ECT). Elektrokonvülsif tedavi, yapay bir nöbet başlatmak amacıyla elektrik akımları kullanır ve ağır depresyon hastalarında tedavi edici özelliği olduğu gösterilmiştir. İlaçlara veya terapiye olumlu yanıt vermeyen hastalarda kullanılmaktadır.


Elektrokonvülsif tedavi yaklaşık olarak 5-10 dakika sürmektedir. Tedaviden önce anestezi yapılır ve hasta uyutulur. Kalp ritminizi izleyebilmek amacıyla göğsünüze pedler yapıştırılır. Ayrıca kafanızın belirli bölgelerine dört adet elektrot takılır. Kısa elektrik akımları gönderilir. Hasta anestezi altında olduğu için elektrik akımlarını hissetmez. Uyutulduktan yaklaşık 10 dakika sonra uyanırsınız. Baş ağrısı, kas ağrıları, kafa karışıklığı ve mide bulantısı gibi yan etkiler yaşayabilirsiniz.

Alternatif terapiler



Tedavide alternatif terapilerin de yardımcı olduğu bilinmektedir. İlaç kullanımı ve psikoterapi ile birlikte uygulayabileceğiniz alternatif terapiler arasında meditasyon ve akupunktur gibi terapiler bulunur.


Meditasyon sayesinde tetikleyiciler arasında olan stres ve kaygı azaltılabilir. Yapılan araştırmalara göre meditasyon depresyonun tekrar yaşanma olasılığını azaltıyor.


Akupunktur sayesinde depresyon belirtileri hafifletilebilir. Akupuntur seansında vücutta bulunan belirli noktaları uyarmak için iğneler kullanılır. Araştırmalara göre akupunkturun, klinik tedavileri desteklemek için oldukça faydalı bir yöntem olduğu gösterilmiştir.

Yaşam tarzı değişiklikleri


Egzersiz yapın.Haftanın en az 3 günü 30 dakikalık fiziksel aktiviteler, endorfin üretimini arttırarak depresyona karşı yardımcı olabilir.


Alkol ve uyuşturucu kullanımından kaçının.Alkol ve uyuşturucu kullanımı, kullanım anında daha iyi hissettirebilir. Ancak ilerleyen dönemlerde alkol ve uyuşturucu kullanımı ruhsal hastalıkların belirtilerini kötüleştirir.


Sınırlar belirleyin.Bunalmış hissettiğinizde depresyon belirtilerinin kötüleştiğini farkedebilirsiniz. Sizi bunalmış hissettiren aktivite ve ortamlara karşı sınırlar belirlemeniz yardımcı olacaktır.


Sağlığınıza dikkat edin.Sağlığınıza dikkat ederek depresyonun sebep olduğu belirtileri iyileştirebilirsiniz. Yeterli uyku almak, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı besinlerle dolu bir diyet uygulamak ve olumsuz ve modunuzu düşüren insanlardan uzak durmak yardımcı olacaktır.


Takviyeler


Bazı besin takviyelerinin depresyona karşı olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir.

Bu takviyeler arasında;



S-adenosil-L-metionin (SAMe).Araştırmalara göre s-adenosil-l-metionin'in depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olduğu gösterilmiştir. Bu olumlu etkiler en fazla SSRI türü antidepresan kullanan hastalarda gözlemlenmiştir.


5-hidroksitriptofan (5-HTP).5-hidroksitriptofanın beyinde bulunan serotonin seviyelerini arttırmada yardımcı olduğu bilinmektedir. Beyinde serotonin miktarının artması depresyon belirtilerini hafifletebilir.


Omega-3.Omega 3 yağ asidi beyin sağlığı için önemlidir. Omega-3 takviyeleri kullanmak ve omega 3 yağ asidi bakımından zengin besinleri diyetinize eklemek depresyon belirtilerini azaltmak için yardımcı olabilir.


Vitaminler.Vitaminler tüm vücut fonksiyonları için oldukça önemli yapıtaşlarıdır. Özellikle B vitamini ve D vitamininin yeterli düzeylerde bulunması depresyon riskini azaltmak için oldukça önemlidir.


B-12 ve B6 vitaminleri beyin sağlığı için çok önemlidir. B vitamini düzeyleri düşükse, depresyon riski artar.


D vitamini beyin, kemik ve kalp sağlığı için oldukça önemlidir. D vitamini eksik olduğunda depresyon geliştirme riski artmaktadır.


Depresyon testi


Depresyon testi
Depresyon testi

Depresyon şüphesi olan hastalarda teşhis edilebilmesi için terapistler tarafından bir çok soru sorulabilmektedir. Bu sorular genellikle ruh haliniz, iştahınız, aktivite düzeyiniz, düşünceleriniz ve uyku durumunuz hakkında olacaktır.


Depresyon bir çok başka rahatsızlıkla bağlantılı olabilir. Doktorunuz durumun herhangi bir rahatsızlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlayabilmek için fiziksel muayene ve kan tahlili yaptırabilir.


Belirtileri görmezden gelindiğinde ve gerekli tedavi uygulanmadığında aşırı kilo alımı veya aşırı kilo kaybı, kronik ağrı, uyuşturucu veya alkol bağımlılığı, panik atak, sosyal sorunlar, intihar ve cinsel sorunlara sebep olabilir.


Depresyon türleri


Bazı depresyon hastalarında belirtiler hafiftir ve kısa bir süre sonra geçer, ancak diğer hastalarda şiddetli ve kronik bir depresyon süreci oluşabilir.


Depresyonu iki alt tipe ayırabiliriz. Bunlar


Majör depresif bozukluk


Majör depresif bozukluk depresyonun şiddetli şeklidir. Hastalar sürekli olarak üzgün, umutsuz ve değersiz hissederler.



Günün büyük bölümünde depresif hissetmek, düzenli olarak gerçekleştirdiğiniz aktivitelere karşı isteksiz olmak, aşırı kilo kaybı veya aşırı kilo alımı, aşırı uyku veya az uyku uyumak, yorgun hissetmek, kendini değersiz hissetmek, konsantre olamamak, intihar düşünceleri gibi belirtilerden 5 ini 2 hafta veya daha uzun süre boyunca yaşıyorsanız depresyonda olabilirsiniz.


Ayrıca majör depresif bozukluğun atipik, endişeli, karışık, peripartum başlangıcı, mevsimler, melankolik, psikotik ve katatoni gibi alt türleri bulunmaktadır.


Kronik depresif bozukluk


Kronik depresif bozukluk, majör depresif bozukluğa kıyasla daha hafif bir hastalıktır ancak kroniktir.


Kronik depresif bozukluk teşhisi konulabilmesi için depresyon belirtilerinin en az 2 yıl sürmesi gerekmektedir. Belirtiler daha hafif olsa da majör depresif bozukluktan daha uzun sürdüğü için hayatı daha kötü etkileyebilir.


Kronik depresif bozukluk olan kişiler günlük aktivitelere olan ilgilerini kaybeder, umutsuz hisseder, konsantrasyonda ve verimlilikte düşüş yaşar ve özgüvenleri düşer.


Kronik depresif bozukluk, tedaviye düzenli bir şekilde devam edildiği taktirde başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.


Doğum sonrası depresyon


Doğum sonrası depresyon adından da anlaşılabileceği gibi doğumdan sonra ortaya çıkan depresyon türüdür. Hamilelikten sonra kadınların %15'i bu durumla karşılaşmaktadır.


Doğum sonrası depresyon huzursuz hissetmek, üzgün, umutsuz ve bunalmış hissetmek, bebeğe ve kendinize zarar vermeyi düşünmek, enerji düşüklüğü, çok az yemek, çok fazla yemek, çok az uyumak, çok fazla uyumak, bebeğe ilgi duymamak, odaklanma sorunları yaşamak, değersiz hissetmek, sosyal çevreden soyutlanma isteği, kronik ve geçmeyen ağrılar ve boş hissetmek gibi belirtilerle ortaya çıkar.


Doğum sonrasında vücutta oluşan ani ve sert hormonal değişiklikler yüzünden ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Bipolar depresyon


Bipolar depresyon, bipolar bozukluk hastalığı bulunan kişilerin yaşadığı sürece denir.



Bipolar bozukluğu bulunan kişiler depresif bir dönemden geçiyorsa çok üzgün, umutsuz ve boş hissedebilir, huzursuz hissedebilir, uykuya dalmakta zorlanabilir, çok erken uyanabilir veya çok fazla uyuyabilir, aşırı yeme durumu yaşanabilir, çok yavaş konuşabilir, sürekli olarak unutkanlık yaşanabilir, ilgi düşüklüğü yaşayabilir, intiharı düşünebilir ve cinsel dürtüde düşüklük yaşayabilirler.


Bipolar bozukluğu olan kişilerde görülen depresif dönemlerde belirtiler, günün büyük bir bölümünde görülebilir. Belirtiler birkaç hafta boyunca devam edebilir.



Depresyon ve anksiyete


Depresyon ve anksiyete aynı anda görülebilir. Yapılan araştırmalara göre depresif bozukluğu olan her 10 kişiden 7 sinde anksiyetenin eşlik ettiği görülmüştür.


İkisi de sinirlilik, uyku sorunları ve hafıza sorunları ortak belirtiler olarak sıralanabilir.


İki hastalık aynı yöntemlerle tedavi edilir.


Anskiyete ve depresyonu aynı anda yaşadığınızı düşünüyorsanız bir psikiyatr ile görüşüp tedavi yöntemleri hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.


Depresyon ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB)


Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) anksiyete bozukluğunun bir alt türüdür. Tekrar eden düşünce kalıpları, dürtüler ve korkular okb ye işaret eder.


Korkular, takıntılar yüzünden ortaya çıkan stresi hafifleteceği umuduyla tekrarlanan ritüeller yapmanıza sebep olabilir.


Hastalığa obesif kompulsif bozukluk denmesinin sebebi, obsesyonların sürekli olarak kompulsiyonlara sebep olmasındandır. Eğer sürekli olarak takıntılı davranışlara sahipseniz, bu durum sosyal ortamlardan ve gereksiz korku duyduğunuz durumlardan kaçınmanıza sebep olabilir.


Anksiyetesi olanlar gibi, OKB'si olan kişilerde de sıklıkla görülmektedir. Obsesif kompulsif bozukluğu olan her 10 kişiden 8 inde, majör depresyon dönemleri görülmektedir.


Psikozlu depresyon


Psikoz, majör depresif bozukluğu olan kişilerde görülebilen başka bir ruhsal bozukluktur. Hem psikoz hem majör depresif bozukluk birlikte görülüyorsa bu hastalığa psikozlu depresyon denir.



Depresif psikoz hastaların gerçekte olmayan şeylere inanmalarına, ortamda bulunmayan olguları görmelerine, duymalarına ve koklamalarına neden olabilir. Ayrıca depresif psikoz hastaları sıklıkla üzüntü, umutsuzluk ve aşırı sinir duygularını yaşar.


Psikozlu depresyona neyin sebep olduğu ve neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Tedavi ile belirtiler başarılı bir şekilde hafifletilebilir.


Depresif psikozun risk faktörlerini ve nedenlerini anlarsanız, erken belirtilerin farkedebilirsiniz. Bu tedavinin olumlu sonuçlanmasını kolaylaştırabilir.


Hamilelikte depresyon


Hamile kadınların depresif dönemler yaşaması ve depresyona girmesi oldukça yaygındır.


Hamilelik sırasında depresif bozukluklar umutsuz hissetmek, endişe duymak, iştahta değişiklikler, ilgi kaybı, üzgün hissetmek, konsantre zorluğu, uykusuzluk, aşırı uyuma ve intihar düşünceleri gibi belirtiler ile birlikte ortaya çıkar.


Hamilelik sırasında ilaç kullanımı bebek sağlığı üzerinde risk oluşturabileceğinden terapi ve doğal tedavi yöntemleri ile ilerler. Uzmanlar genellikle doğum gerçekleşene kadar ilaç kullanılmamasını önermektedir.


Doğum sonrasında geçmeyebilir. Bu durumda peripartum majör depresif bozukluk yaşanabilir. Yukarıda belirttiğimiz belirtileri yaşıyorsanız, depresyon yaşayıp yaşamadığınızı öğrenmek için bir uzmanla görüşmeniz faydanıza olacaktır.


Depresyon ve alkol


Yapılan araştırmalar aşırı alkol tüketimi ile depresyon arasında bağlantılar bulmuştur. Hastalığı yaşayan kişilerin alkol bağımlılığı geliştirme riski daha yüksektir.


Sürekli alkol kullanımı belirtileri kötüleştirebilir.


Depresyonun önlenmesi


Hastalığı önlemek için yapılabilecek çok şey yoktur. Her insanda rahatsızlığa sebep olan faktörler değişiklik gösterir, bu sebeple önlemek düşünüldüğü kadar kolay değildir.



Daha önce hastalığı yaşamış ve bu durumun üstesinden gelmiş kişiler, bu durumdan çıkmak için neler yapmaları gerektiğini daha iyi öğrenebilirler. Depresyon yaşadığınız dönemde egzersiz yapmak, düzenli uyumak, düzenli tedavi almak, stres faktörlerinden uzak durmak ve sosyal çevrenizle olan ilişkinizi düzenlemek gibi yöntemlerden hangilerinin faydalı olduğunu farkedebilirsiniz. Bir daha depresyona girmemek için yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerden sizin için faydalı olanları hayatınızda düzenli bir hale getirmek hastalığa karşı korunmanızı artıracaktır.




Özet


Depresyon bazen geçici bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda uzun süren ve kronik bir süreç olarak karşımıza çıktığıda oluyor. Tedavi hastalığa karşı tamamen etkili olur diyemiyoruz ancak belirtilerin yönetilmesinde ve günlük hayatımıza devam edebilmekte oldukça etkili olduğunu biliyoruz.


Uygulanan tedavi yöntemi size yardımcı olmuyorsa, doktorunuzla konuşarak diğer tedavi yöntemlerini de denemeniz hastalığı yönetmeniz için yardımcı olabilir.


Kaynaklar


Comments


bottom of page